En İyi Boşanma Avukatı Sakinliktir
- Harun Emre Şentürk
- 31 Eki
- 5 dakikada okunur

Boşanma sürecinde en büyük zararı çoğu zaman eşler birbirine değil, kendi öfkesine yenilen kişi kendine verir. Bir anlık sinirle söylenen sözler, atılan mesajlar ya da yapılan aceleci hareketler, mahkeme önünde haklıyken haksız konuma düşülmesine neden olabilir. Oysa boşanma davası yalnızca duygusal bir süreç değil, aynı zamanda hukuki bir strateji mücadelesidir. Bu nedenle en iyi boşanma avukatı, müvekkilini sakinliğe yönlendiren; en iyi müvekkil ise, duygularını kontrol edebilen kişidir. Soğukkanlılık, hem saygınlığınızı korur hem de mahkemede inandırıcılığınızı güçlendirir.
Duygularla Hareket Etmek Boşanma Davasında En Büyük Hata
Boşanma, insanın hayatındaki en sarsıcı deneyimlerden biridir. Hayal kırıklığı, öfke, ihanet ya da kırgınlık gibi duyguların yoğunluğu, çoğu zaman kişiyi mantıksız kararlar almaya iter. Ancak mahkeme salonunda duygular değil, deliller ve davranışlar konuşur. Bir anlık öfke patlaması ya da fevri bir hareket, davanın gidişatını tamamen değiştirebilir. Bu nedenle boşanma sürecinde en tehlikeli düşman, çoğu zaman karşınızdaki kişi değil, kendi kontrolsüzlüğünüzdür.
Eşine bağırmak, hakaret etmek, fiziksel şiddet uygulamak, çocukla görüşmeyi engellemek veya mal kaçırmak gibi davranışlar, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) açısından ciddi sonuçlar doğurur. Örneğin:
TMK m.185 ve m.186, eşlerin birbirine saygı ve dayanışma yükümlülüğünü düzenler. Bu yükümlülüğe aykırı davranışlar “evlilik birliğinin temelinden sarsılması”na neden olabilir.
TMK m.166 gereği, evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu olan taraf, davada aleyhine karar alabilir.
TMK m.174 uyarınca, boşanma sebebiyle kişilik hakları zedelenen taraf, karşı taraftan maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
TCK m.125’e göre hakaret suçu, karşı tarafa söylenen her aşağılayıcı ifade nedeniyle cezai yaptırıma yol açabilir.
Bu örneklerden de görüleceği üzere, öfkeyle söylenen tek bir söz bile hem ceza hem tazminat anlamında ciddi risk yaratır.Üstelik bu davranışlar yalnızca hukuki değil, psikolojik olarak da kişinin zararına olur; çünkü mahkemede haklı olsanız bile, agresif bir tutum sizi inandırıcılıktan uzaklaştırır.
Hakimlerin ve bilirkişilerin karar verirken sadece delilleri değil, tarafların tutumunu da değerlendirdiği unutulmamalıdır. Soğukkanlı, saygılı ve ölçülü davranan bir taraf, mahkeme önünde güven uyandırır.Sonuç olarak, boşanma sürecinde duygularınızı değil, aklınızı kullanın.
"En İyi Boşanma Avukatı Sükunettir." Ne Anlama Gelir.
Boşanma süreci, yalnızca evlilik birliğinin sona erdirilmesi değil; aynı zamanda karakterin, özdenetimin ve stratejinin sınandığı bir dönemdir. Bu süreçte soğukkanlı kalabilmek, sadece kişisel bir olgunluk göstergesi değil, aynı zamanda hukuki bir üstünlük aracıdır. Çünkü mahkemede en güçlü taraf, bağıran değil; delillerle konuşan taraftır.
Sakinliğini koruyan bir kişi, hem avukatının yönlendirmelerini doğru uygular hem de davanın seyrini lehine çevirecek planlı adımlar atabilir. Duygusal davranışlar ise çoğu zaman savunmayı zayıflatır ve karşı tarafa koz verir. Örneğin, öfkeyle yazılmış bir mesaj ya da tehdit içerikli bir konuşma, dosyada delil olarak karşınıza çıkabilir. Oysa siz sakinliğinizi koruyup bu süreçte yalnızca avukatınızın talimatları doğrultusunda hareket ettiğinizde, hukuken güvenilir ve inandırıcı bir taraf olursunuz.
Hakimler, karar verirken yalnızca yazılı delillere değil, tarafların genel tutumuna ve ifadelerinin tutarlılığına da dikkat eder. Bir taraf öfkesine yenilip mahkeme salonunda yüksek sesle konuşurken, diğeri sabırla ve net ifadelerle yanıt veriyorsa, o kişi hakim nezdinde daha inandırıcı hale gelir. Bu durum, özellikle velayet ve tazminat gibi konularda belirleyici olabilir. Çünkü hakim, çocuğun menfaatini veya adalet duygusunu değerlendirirken soğukkanlı ve dengeli tarafı daha güvenilir bulur.
Sakinlik aynı zamanda stratejik bir avantaj sağlar.Karşı taraf hata yaptığında duygusal bir tepkiyle değil, hukuki bir hamleyle karşılık vermek; öfkeyi değil, yasayı kullanmak sizi güçlü kılar. Boşanma davası bir savaş değil, planlı bir satrançtır.Her adımınız ölçülü olmalı; her tepkiniz, dosyanızda sizi haklı gösterecek şekilde kurgulanmalıdır.Kısacası, boşanma sürecinde sakin kalmak bir tercih değil, kazandıran bir stratejidir.
Sık Yapılan Hatalar ve Sonuçları
Boşanma sürecinde duygusal davranmak, çoğu zaman kişiyi kendi davasında mağdur hale getirir. Mahkeme salonlarında sıkça görülen tablo şudur: Haklı bir taraf, öfkesine yenildiği için delillerin ve hukukun gücünü kaybeder. Aşağıda yer alan davranışlar, boşanma sürecinde bireylerin en sık yaptığı hatalar arasındadır. Bu eylemler hem Türk Medeni Kanunu hem de Türk Ceza Kanunu bakımından ciddi sonuçlar doğurabilir:
Boşanma sürecinde kişiyi mağdur eden davranışlar
Eşine hakaret etmek veya küçük düşürücü sözler söylemek:Bu tür ifadeler, TCK m.125 kapsamında hakaret suçu oluşturur ve ceza davasına konu olabilir. Ayrıca TMK m.174 uyarınca karşı taraf lehine manevi tazminata da yol açabilir.
Fiziksel şiddet uygulamak veya tehdit etmek:Şiddet fiilleri, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284 sayılı Kanun) uyarınca uzaklaştırma, evden çıkarma ve çocukla görüş yasağı gibi koruma tedbirleriyle sonuçlanabilir.
Ortak malları gizlemek veya elden çıkarmak:Boşanma öncesinde yapılan mal devri veya mal kaçırma işlemleri, mal rejiminin tasfiyesinde hileli tasarruf olarak değerlendirilir. TMK m.241 ve devamı hükümleri gereği, mahkeme bu malları tekrar hesaba dahil edebilir.
Çocuğu diğer ebeveyne göstermemek veya iletişimi engellemek:Bu davranış, hem velayet hakkının yeniden değerlendirilmesine yol açar hem de icra yoluyla çocuk teslimine neden olabilir. Hakim, çocuğun üstün yararını gözeterek bu tür davranışları ciddi bir kusur olarak değerlendirir.
Sosyal medyada paylaşımlar yapmak:Eşini kötüleyen, özel hayatına ilişkin bilgi paylaşan ya da ima yoluyla aşağılayan her paylaşım, kişilik haklarına saldırı sayılabilir. Bu da tazminat davasına konu olabilir.
Tüm bu davranışların ortak noktası şudur: Anlık duygusal tepkiler, uzun vadeli hukuki zararlar yaratır.Bir mesajla söylenen söz, bir paylaşım ya da aceleyle yapılan bir mal devri; yıllarca sürecek hukuki bir sürecin yönünü değiştirebilir. Oysa bu süreçte sakin kalmak, delilleri sabırla toplamak ve avukatın yönlendirmesiyle hareket etmek, kişinin hem maddi hem manevi haklarını korumasının tek yoludur.
Sonuç olarak, boşanma sürecinde her sözü, her adımı ve her davranışı mahkeme dosyasına girecek bir delil gibi düşünmek gerekir.Gerçek güç, duygularını bastırabilen ve süreci soğukkanlılıkla yöneten tarafta olur.
Boşanma Sürecinde Sakin Kalmanın Hukuki Stratejisi
Boşanma davası yalnızca “kimin haklı olduğu”nun değil, kimin süreci doğru yönettiğinin belirlendiği bir mücadeledir. Bu noktada sakin kalmak, duygusal değil stratejik bir tercih olmalıdır. Çünkü en iyi boşanma avukatı bile, müvekkilinin fevri davranışlarını tamamen telafi edemez. Davayı kazandıran çoğu zaman hukuki bilgi değil, davranış disiplini olur.
Sakinliğinizi korumak, öncelikle kontrollü iletişim kurmayı gerektirir. Karşı tarafla ya da ailesiyle tartışmamak, mesajlaşmalarda hakaret veya tehdit içeren ifadeler kullanmamak, delil niteliğinde olabilecek her konuşmayı dikkatle yürütmek gerekir. Unutulmamalıdır ki, dijital yazışmalar ve sosyal medya paylaşımları bugün mahkemelerde en sık kullanılan deliller arasındadır.Bir anlık öfke ile yazılmış bir mesaj, mahkeme dosyasındaki en güçlü kanıt haline gelebilir.
Sakinliğin ikinci aşaması, hukuki planlamayı avukatınızla birlikte yürütmektir. Her hamle önceden düşünülmeli, her belge ve ifade stratejik biçimde hazırlanmalıdır. Boşanma davalarında kazanan taraf, en çok konuşan değil, en planlı hareket eden taraftır.
Duygusal tepkiler yerine yazılı delillere dayanan bir savunma oluşturmak,
Gereksiz beyanlardan kaçınmak,
Çocuk, mal paylaşımı ve tazminat gibi başlıklarda öncelikleri belirlemek,bu süreci kontrol altında tutmanın en etkili yollarıdır.
Ayrıca, arabuluculuk veya uzlaşma görüşmeleri sırasında da sakinlik büyük avantaj sağlar. Taraflardan biri öfkesine yenilip kontrolsüz bir tavır sergilediğinde, bu tutum tutanağa geçer ve ileride mahkeme önünde aleyhine kullanılabilir.Oysa siz ölçülü, kararlı ve saygılı davrandığınızda hem arabulucu hem de hakim gözünde “makul taraf” olarak değerlendirilirsiniz. Bu da özellikle velayet ve tazminat taleplerinde güçlü bir konum kazandırır.
Sonuç olarak; Boşanma sürecinde kazanmak, “daha çok konuşmakla” değil, “doğru zamanda susabilmekle” mümkündür. Sakin kalmak, sabırla hareket etmek ve tüm adımları hukuki zeminde planlamak sizi hem haklı hem de güçlü kılar. En iyi boşanma avukatı, bütün süreç boyunca sükunetini koruyabilen müvekkildir.
Yazının sonu... Bu yazıda verdiğimiz bilgiler hukuki mütalaa ya da tavsiye niteliği taşımamaktadır. Verilen bilgiler yazılma tarihinde tarihinde yürürlükte olan kanunlara göre verilmiş olup, sizin yazıyı okuduğunuz tarihte güncel olmayabilir!
Bu sebeple; EĞER AMACINIZ HUKUKİ YARDIM ALMAK İSE BİR AVUKATA DANIŞMANIZI TAVSİYE EDERİZ.




Yorumlar